5 Mayıs 2022 Perşembe

RAŞİTİK OĞLUM KARAMEL

 

     Küçücük, minicik, ufacık bir kedicik sahiplendik. Zaman geçtikçe keşke sahiplenmeseydik diyecek duruma geldik. Şöyle anlatayım efendim.

Çok ağrısı olduğunda viyaklayıp elimi istiyor ve böyle uyuyor
     Karamel Bey’i sahiplendiğimiz 6 Ekim günü çok mutlu olduk. Evde minicik bir can var, okuldan gelen işten gelen, gezip dolaşmaktan gelen soluğu hayvanın başında alıyor. Hayvan sakin, fazla dolaşmıyor, oynamıyor, aç kalmayacak kadar yiyor. İlk bakışta her şey normal görünüyor. Karamel'i sahiplendikten bir hafta sonra sitede doğum yapmış bir anne kedi üç yavrusuyla kapımıza dayanıyor. Hadi onları da alıp bir odaya koyuyoruz. Yavrulara biraz bakalım, bu arada sahiplendirmeye çalışalım. Fakat onların parazit aşısı olmadığı için Karamel’le aynı yere koyamıyoruz. Onlarla ilgilendiğim için Karamel’e yaklaşmıyorum. Ertesi gün Karamel’in yüzünde eve ilk geldiği zamanki kederli ifade beliriyor. Alıp kucağıma sevip okşuyorum, bir yandan da “sen benim canımsın, bir tanemsin, aşkımsın, çok kıymetli oğlum benim, iyi ki benim oğlumsun, seni çok seviyorum annemmm.” diye aralıksız nazlıyorum. Bir süre sonra beyefendinin keyfi yerine geliyor ve kederli bakışlar neşeli bakışlara bırakıyor yerini. Hafta sonunda yine ben diğer yavrularla ilgileniyorum. 427 telaşla “anne karameli veterinere götürüyorum.” deyince bakıyorum bakışlar yine kederli. Anlatıyorum olanları, 427 biraz nazlıyor ama değişiklik yok. Bu sefer ben alıyorum öncekinden biraz daha uzun sürüyor ama yine neşesi yerine geliyor.
Neşesi yerinde olduğunda...

     Düzenli olarak aşılarını yaptırıyoruz. Kuduz aşısını yaptırdıktan sonra Myna’nın evine gidiyor 427. Orada Karamel viyaklayıp duruyor. Karnına dokundurtmuyor. Tekrar veteriner kapısından giriyorlar ve Karamel’in kabız olduğunu söylüyorlar, lavman yapıyorlar. Bu kabızlık ve lavman olayı bir ay kadar sürüyor. Dört beş günde bir veteriner, lavman… Hayvan artık hiç kimseyi kendisine dokundurtmuyor.

     Yine taşıma çantasına koyup arabaya götürüyorlar ama Karamel öyle acı acı viyaklıyor, korkudan kutunun bir köşesine siniyor ki… tabi bu durumda Calimero ne yapar? 247’ye bekle deyip hemen evden cüzdanımı maskemi alıp arabaya kuruluyorum. Karamel de benim kucağıma… bir daha taşıma kutusuna koydurtmuyorum canım oğlumu.

     Veterinerde yine lavman yapılıyor, ben de bir yandan soruyorum ne zamana kadar böyle gidecek? Bu kabızlığın bir tedavisi yok mu? Evde ne yapabilirim kabızlığını gidermek için? Anlıyoruz ki şimdiye kadar hep stajyer veterinerler bakmış oğluma. Kliniğin sahibi veteriner bey geliyor, film çekiliyor ve tahlil yapmaya gerek kalmadan durum anlaşılıyor.

     



Karamel oğlum, raşitik bir kediymiş… bu şu anlama geliyor: raşitizm hastası bir kediyle muhatabım. Oğlumun kalıtsal olarak sahip olduğu bu hastalıktan dolayı bağırsakları işlevini görmüyor, kemikleri, dişleri gelişmiyor, akciğeri sık sık ödem yapıyor, eklemleri ama özellikle arka bacak dizleri genellikle ağrıyor, kemik yoğunluğu diğer kedilere göre daha az olduğu için onlar gibi hoplayıp sıçrayamıyor. Tedavi uygulanabilir ancak hayvanın tedaviye cevap vereceği kesin değil. En kötüsü de normal ev kedileri 12-15 yıl hatta 22-23 yıla kadar yaşayabilirken bu hastalığa sahip kediler en fazla 7-8 yıl yaşayabiliyormuş. Normal kediler yetişkin olduklarında beş altı kilo arasında olurken Karamel'im iki kilo dört yüz yirmi gram olunca veterinerimiz "boyuna göre kilosu fazla, kilo alırsa bacaklarına daha fazla baskı olur o zaman da ağrısı artar" dedi.

       Kalsiyum hapları, ağızdan verilen kolajenler, bağırsak probiyotikleri, önce kortizon iğneleri sonra hapları, duphalac şurup, zeytinyağı… o kadar fazla ilacı var ki telefona alarm kurmak, ilaç listesini de tv ünitesine asmak zorunda kalıyorum. Her alarm çaldığında hangi ilaçtan ne kadar verilecek listesiz aklımda kalmıyor. Karamel’in ilaçlarını düzenli verirken kendi ilaçlarımı sık sık unutuyorum ve İkram bey dalgasını geçiyor: “Kedi senden çok yaşayacak bu gidişle heh heh heh.”

Karamel’i çok seviyoruz. Ancak hastalığının getirdiği duygusal baskı öylesine zorlayıcı ki bir daha hayvan sahiplenir miyim bilemiyorum.      

 


Yaşadığım deneyimlerden sonra hayatı ti’ye almayı alışkanlık haline getiren, öğrendiğimden beri okumayı, lisedeki edebiyat öğretmenimin telkinlerinden sonra yazmayı hayatımın bir parçası yapmayı görev edinmiş bir faniyim.
BENZER YAYINLAR

1 yorum: