27 Ekim 2017 Cuma

Sorarım size: Neden Ben?

Uzun bir aradan sonra burada olmak biraz garip hissettirdi, biraz da utandırdı doğrusu… klavyedeki harflerin yerlerini unutmuşum, yem toplayan tavuk gibi aranıp aranıp bulunca da tepesine çöküyorum. Bu kadar uzak kalmamın aslında geçerli bir sebebi de yok, yani iyi bir azarı hak etmiş durumdayım.
Eltimin cenazesinden sonra bir kaçamak yapıp kızları Kerpe’de kısa bir tatile götürdük; dönüş yolunda Görümcem Kepçe aradı:

“Fındık topluyoruz, yardıma gelin.”
Kızları eve bırakıp İkram Beyle gittik. Üç günlük yardımın ardından İkram Bey’e ültimatomu verdim:
“Beş gün tatilde üç gündür de buradayız, evimi yatağımı özledim. Yarın akşam kendi yatağımda yatacağım. Ona göre ayarla kendini.
Eltim İki numaranın elli iki mevlidi için erkenden kalkıp gittik. Herkes bir işin ucundan tutmuş, ben de giriştim bir uçtan ama İkram Bey’in teyzesinden rahat yok:
“Myna okulu bitirmedi mi?”
“Bitirdi teyze.”
“İstemeye gelmiyorlar mı?”
“Yooo…”
“Sevgilisi mi var?” 
“Hiç söylemez öyle şeyleri?”
“Niye söylemiyo? Öğretmen mi çıktı şimdi o? Niye düzgün bişey okutmadınız? Dinsiz yaptınız kızı?”
“He teyze he…” deyip başka odaya kaçıyorum ama kadın da kuyruk gibi peşimde. Teyzenin oğlu imam, bizim Myna felsefe okudu ya, onların gözünde dinsiz oldu, biz de okumasına izin verdiğimiz için cehennem odunu. Diğer odada ve salonda daharfiyen aynı konuşma geçiyor ve ben soluğu mutfakta alıyorum.
Mevlit için gelen birkaç yaşlı akraba kadın oturmuş yemek yiyorlar ama bi ğaaaa yapıyor bi ğuuuu… Her birinden ayrı bir ses çıkıyor. Beni gören:
“Gelino su ver su!!!!” diye ciyaklıyor. Yemeğin tadına bakınca anlıyorum ki Kepçe hanım yemeklere acıyı katmamış, acılara yemek katmış. Bu esnada İkram Bey Kepçe hanım ne yapıyor diye sorunca:

“Ejderha ordusu kuruyor, memleketi ele geçirecek!” diyorum. İkram beyin soran bakışlarına cevap olarak da kulaklarından hafiften tütmeye başlayan kadınların durumunu özetliyorum.

Ejderhanın okulunda bu yıl da okul aile birliği üyesi olarak göreve devam ediyorum. Şimdiden yılın ilk projesini gerçekleştirdik bile. Okulda aşure günü yaptık. Müdür yardımcımız Zaloğlu Rüstem masanın başında çocukların vaktinden önce tabak yürütmesini engellemek için beklerken beden eğitimi dersini bitiren çocuklar yığın halinde geliyorlar. Zaloğlu Rüstem hocam çocuklara:
“Arkadaşlar, önce şöyle bir bakın masaya. Gözünüz bu güzel görüntüyle doysun. Doydu mu? Güzeeel… Şimdi de şu güzel kokuyu deriiin deriiin içinize çekin, burnunuz ciğerleriniz doysun. Doydu mu? Tamam, şimdi gidebilirsiniz!"

Alabilirsiniz komutu bekleyen çocuklardan öyle protestolar yükseliyor ki diğer aile birliği üyeleriyle kahkahalara boğuluyoruz. 


Yaşadığım deneyimlerden sonra hayatı ti’ye almayı alışkanlık haline getiren, öğrendiğimden beri okumayı, lisedeki edebiyat öğretmenimin telkinlerinden sonra yazmayı hayatımın bir parçası yapmayı görev edinmiş bir faniyim.
BENZER YAYINLAR

11 yorum:

  1. Geç de olsa geldin ya..!
    Hoşgeldin.
    Son yaşadıkların hiç kolay olmasa gerek.

    Her şeye rağmen hayatın trajikomik yanlarını bizlerle paylaşman ne güzel oluyor.
    Özletme kendini,ileri görüşlü-aslan yürekli kadın.

    Ah o cenaze yemekleri...Acı işi iyi fikir.
    Yalancı ağıtcılara, ders olurda,acı çekenlerin bir de oturup yemek ikramlarının kalitesini konuşamaz da defolur giderler.

    Kızçeyi tebrik ediyorum annesinin kızı,felsefe eminim ona çok yakışıyordur.
    Ancak Ülkemizde ne yazık felsefe ayaklar altında,
    O ayakların altından toplayacak değerli gençlerimize ne çok ihtiyaç var.
    Öpüyorum kızımız gözlerinden.

    Aşure ne güzel olmuştur eminim çocuk sesi eşliğinde afiyet olsun,Allah kabul etsin.

    Fotoğrafta ki EŞEK önce kokrktum;yaralı falan mı diye ,
    meraklı bir Eşek olduğunu farkedince de poposuna bir şaplak atıp sevesim geldi keratayı,nasıl da bulursun böyle güzel resimleri.

    Emeğine,yüreğine ve enerjine sağlık olsun.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. "CUMHURİYET BAYRAMI"nı kutluyor,
    Okuldaki çalışmalara gösterdiğin,sabır ve destekler içinde ayrıca sana teşekkür edip,tebrik ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüm ülkemizin Cumhuriyet Bayramıkutlu olsun. Ah trajik ama bir o kadar da komik olayları kaydeden ben...
      O gıcık ihtiyarlardan biri de İkram beyin teyzesi. Benim 24 yaşındaki felsefecime ki öğretmen olur kendisi, 39 yaşında kısmet bulmuş. Bu imansızı kimse almaz, verin de elinizde kalmasın diyor bir de...
      Aşuremiz de gerçekten lezizdi. O eşek gibi ben de utanmalıyım blogumu ihmal ettiğim için:)))

      Sil
  3. Bende felsefe mezunuyum kazandigimda banada azicik imanin vardi oda gitti dediler halbuki ben orda örtündüm başarilar dilerim genç meslektaşima

    YanıtlaSil
  4. Ah teşekkür ederim. Benim kızım kapalı deil ama bölümdeki kızların dörtte üçü kapalıymış. Önce tüm çocuklarımız sonra benim kızlarım dilerim istedikleri başarı basamaklarını tırmanırlar:)))

    YanıtlaSil
  5. Ay o teyzeler bana çok takık :D birde dayanamayıp cevap verince daha çok takıyorlar sanırım , annemde kızıyor ama kendileri soruyorlar ne yapayım :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haa ha ha! Hiç takılma canım, ağzınla kuş tutsan bu teyzeler niye bu renk tuttun derler. Çok yaşadım bunları, biliyorum.

      Sil
  6. hey hahaaaaaaa yaaaaaa amaaa hep yaz yaaaaa offf yaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazacağım yazmasına da, bir fırsat bulabilsem :DDD

      Sil
  7. Din felsefesi diye bir bir dalı olduğunu bilmiyorlar herhalde, ki niye herkesi yargılıyoruz anlamıyorum, istediği tercihi yapar :D Myna'ya da sevgiler :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İslam felsefecileri olduğunu bilseler onları da dinsizlikle suçlarlar mıydı diye merak etmiyor da değilim doğrusu :DDD

      Sil