13 Ocak 2018 Cumartesi

ŞEYTAN AZAPTA GEREK

   Eski yazılarımı okumuş olanlar üvey annemle birçok tatsız tuzsuz deneyim yaşadığımı bilirler. Ocak ayının yirmi üçü, babamın vefatının sene-i devriyesi olduğu için kardeşim şöfer beni çağırdı, gel konuşalım, ne yapacağımıza karar verelim diye. 
   El mahkûm, kalkıp gittim. Sohbet muhabbet derken gerilere, evlenmemden önceki yıllara geldi lâf. Üvey annem bir dert yanıyor ki




abooov yani. Hani o yılları ben de yaşamasam diyeceğim ki kahrolsun Calimero!
Hadi diyorum, senede bir görüşüyoruz, büyüklük bende kalsın, susuyorum. Ama bir yere kadar. Bir ara bir lâf ediyor ve benim tepem Bayburt'a kadar atıyor. 
"-Ne? Ne dedin sen?" diye oturduğum yerden şöyle bir doğruluyorum ve kadın bildiğin yüz seksen derece dönüş yapıyor. 
   Benim suratıma bakınca birden günümüze dönmeye karar veriyor. Ama ben geçmişte kalmaya devam ediyorum. Ben de az cin değilmişim he...
   On dört on beş yaşlarındaydım sanırım. Almanya'da yaşayan halam tatile gelirken hepimize ufak tefek hediyeler getirirdi. Üvey anneme de pembe bir başörtüsü getirdi. Ama ne pembe, yıllar sonra hatırlayınca yine gözlerim de dişlerim de kamaştı bak şimdi. Benim analık bu başörtüsüne bayıldı. O başörtü evde kafasında, bakkala giderken kafasında, komşuya oturmaya giderken kafasında, çarşıya giderken kafasında. Velhasılı kelâm her daim o kafanın üzerinde o başörtü. Komşular takmamasını ima ediyorlar anlamıyor, babam takma diyor, inat ediyor. Mahallede alay konusu oluyor kadın. 
   Okul dönüşü bende flaş çakıyor. Eve girer girmez başörtüyü alıp inceliyorum:
 "-Çok da benziyor ama acaba?" deyince:
   "-Ne? N'oluyor?"
   "-Hı? Hi hiç bir şey!" deyip mutfağa kaçıyorum. Analık huylanıyor ama bana sormak da işine gelmiyor. Ertesi gün yine aynı olay tekrarlanıyor, ama bu kez:
   "-Ayyy! vallahi aynısı!"
Cümlesi sonrası mutfak yolu tutuluyor. Kadın bırak huylanmayı, tamamen pirelenmiş durumda. Mutfakta beni sorguya çekiyor ve güya istemeyerek anlatıyorum:
   "-Okulun sokağında bir dilenci kadın var, bu başörtünün aynısını takıyor..." 
   "-Haa! o muydu be! Bende bir şey var sandım!" diyor ama dilenciyle aynı şeyi kullanmayı kendisine yediremiyor ve o nükleer silah etkisine sahip başörtüsü bir anda yok oluyor.
   Yine aynı yıllar, benim küçüğüm olan kardeşim üç dört yaşlarında. Sokakta arkadaşlarından küfretmeyi öğrenmiş. Bizim salak da pardon üvey annem de çocuk küfrettikçe mest oluyor; kahkahalar, çocuğu onaylar tarzda kucaklayıp öpmeler falan sürekli. Bir yandan da güya çocuğu terbiye ediyor:
   "-Oğlum bak küfretme, Allah taş atar!" diye söylüyor ama onaylayan davranışlar yüzünden çocuk taş atma olayına hiç mi hiç aldırış etmiyor.  Köye, babaannemi ziyarete gitmişiz, çocuk evin önünde oynuyor, ben de bir iki metre ötede fındık ayıklıyorum.  Artık ne olduysa oğlan bastı kalayı, ama ne ana bıraktı ne ebe. Elimdeki fındığı o anki öfkeyle fırlattım... Dunks! Çocuğun kafasında seken fındık arkasında bir yerlere düştü, ama aynı anda elindeki taşlardan birini düşüren bıcırık taşın elinden düştüğünü fark etmeyerek kafasından düştüğünü zannetti... Koşa koşa eve giren zavallı kardeşim yatağın altına girdi ve yaklaşık üç saat boyunca da çıkmadı.  Küfretmeyi de bıraktı.  
Önce günümüze sonra da evime dönüyorum. Kahvaltı yapıyoruz. Kızlar benimle uğraşacaklar ya, elimi neye atsam:
Myna: “He tabi biricik kızın geldi ya; her bir şeycikleri ona yap sen!”
Ejderha: “O gideceeekkkk, sen yine bizim elimize kalacaksııınnnn!”
Ben: “Anne terliğini özlemişsiniz siiiizzzz!”
427: “Çatlamayın lan eziklerrrr! Ben kaç gündür annemsiz kahvaltı ediyorum, gözümde tüttü!”
Myna: “He he ondan… Özlediğin için kilo alıp geldin di mi?”
427: “Orasını karıştırma!”

Ejderhanın meslek seçimiyle ilgili konuşuyoruz. Bu arada Ejderha kriminolog olmak istiyormuş. Herkesin ortak düşüncesi “höynk”. Bu notlarla biraz zor dediğimizde atarlana atarlana evde yeni bir isim daha ediniyor küçüğüm Ejderha’m: Atar tutmaz!
Kahvaltıda bu konulardan konuşurken bir yandan da mutfaktaki Myna’ya dondurucudan tavuğu çıkarmasını söylüyorum ve Ejderha hepimizi dumura uğratan yorumunu ortaya bırakıyor:
“Laağğnnn! Derin dondurucu da bir çeşit morg ya!”
“Ne diyorsun kızım sen?”
“Öfff yaaa! Ne kadar ölü hayvan varsa doldurmuşsunuz morga: tavuk, balık, dana, hindi! Daha yok muydu?”
“Yakında bir de Ejderha yatacak o morgda. O zaman mutlu olur musun?”

İkram beyle Myna alışverişten gelmişler, Myna lavaboda, İkram bey gidip gelip kapıyı tıklatıyor ve:
“Hadi be, çıkmıycan mı?” diye kızı taciz edip duruyor. Sabrı taşan Myna, içeriden ciyaklıyor:
“Çıkmıycaaammm! Burada sabahlıycaaammm!”
“Nemkööörrrleerrrr!”

Taciz faslını bitirmişler, İkram Bey, ha bire tavuğu dolaba kaldırdınız mı diye soruyor, Myna ve ben sırayla cevaplıyoruz. Myna zaten taciz olayından dolayı kızgın babasına, yine ciyaklama tonuna ayarlanmış sesiyle:
“Gezen tavuk olsun diye saldık meydana! Akşama gelirse koyarız dolaba!”

Yaşadığım deneyimlerden sonra hayatı ti’ye almayı alışkanlık haline getiren, öğrendiğimden beri okumayı, lisedeki edebiyat öğretmenimin telkinlerinden sonra yazmayı hayatımın bir parçası yapmayı görev edinmiş bir faniyim.
BENZER YAYINLAR

15 yorum:

  1. Küfür konusu,çocuklarda onaylamamalı.Özellikle aileler erkek çocuğun küfretmesine güldüğü için onları onaylamış oluyorlar :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazı ebeveynler çocukları ne yapsa "yakışır çocuğuma" düşüncesiyle hareket ediyorlar. Çünkü bir tek onlarda çocuk var!!!

      Sil
  2. pembeden sonra geçici körlük yaşıyorum, birazdan okurum :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Koca bir mahalle aylarca yaşadı o geçici körlüğü:P

      Sil
  3. derin dondurucuyu kolay kolay açmam uzun bir süre ;)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hahaha! Ev tipi morglarımız hizmetinizde:DDD

      Sil
  4. vaaaay yaa, pembede çok zekiymişsin valla kösem sultan gibisin hihihi :) küfür de çok tatlı. ay kahvaltı ama çok güzel ya çokoş çok sevimli :) ay aman derin dondurucu esprisi yapabildiğine göre soğukkanlı o, yani kriminolog olabilir ivit :) myna, nemkör :), gezen tavuk çoook iyiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tahtta gözüm yok, mahalle bana yeter:DDD Myna efsane cevaplarıyla ya kendini evden kovdurtacak ya da canından olacak, hayırlısı:DDD

      Sil
  5. Myna yı kocaman öptüm,severim ben onun atarlığını hazır ceveplığını...
    O rahmetlinin karısınıa hiç tahalmülüm yok bilirsin,bıraksaydın keşke kafasına,kırmızı vala bile geçirip gezseydi,boğalarda onu tepseydi,ne güzel olurdu.
    Onun gibileri birde oğlan çocuğu doğurdum diye yere-göge sığamazlar,küfürler bir yana donsuz gezdirmemiş daha ne...Sen den çekinmiştir zaar.

    İkram beyin nedir sizden çektiği.

    Öpüldünüz evin bütün güzel kızları...

    YanıtlaSil
  6. Hahaha! Myna'ya laf mı yetişir:D Tam laf ebesi vallahi:))) Ama İkram bey de aranmasa çekmeyecek elimizden:D Etme bulma dünyası bacım:DDD Diğer gereksize gelince emin ol sırf oğlan istiyor diye etekle gezdirdi çocuğu! Kırmızı vala taksın umurumda değil de bizim de bir göz zevkimiz, bozulan göz sağlığımız var ama anacım:(((

    YanıtlaSil
  7. Ahahahah, gezen tavuk mu ne güldüm yahu. :D

    YanıtlaSil