“Abla, o
kadar okudum, bülbülü nerede öldürüyorlar, o sayfaları yırttınız mı yoksa?”
“He
Kızçe, Ejderhanın öğle yemeğini sarmak için yırtmıştım. Tüh, bülbülü
öldürdükleri sayfalara mı denk gelmiş?”
Kitaplıktan
bu sefer de Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi alırken:
“Abla
Ejderhanın yemeğini sarmak için ben sana gazete veririm. Kitapları yırtma!”
demez mi? Evde kağıt havlu, streç film, alüminyum folyo, peçete ve hatta
saklama kaplarından dağlar oluşacak neredeyse ama Kızçe’ye yaptığım kinaye yine
bana işte böyle döndü.
Kardeşim Şöferle
bir yere gidiyoruz, araba muayeneye girecek, o sıralarda da cam filmlerinin
sökülmesi kararı var, sökmeyenlere ceza yazıyorlar. Malum Şöfer taksicilik
yaptığı için riske
girmemek için filmleri söktürmüş. İki de bir arabanın
camlarına bakıp homurdanıyor. Dayanamayıp ne olduğunu sorduğumda patlıyor:
“Hale bak
abla yaaa! Araba akvaryuma döndü, her taraftan ışıl ışıl görünüyor.”
Sitenin uydu
alıcı anteninde bir sıkıntı var, tv. İzleyemiyoruz. Ejderha bakıyor ki dekoder
çalışmıyor, ortaya konuşuyor:
“Dekoder
kime bozulduysa artık trip atıyor, sorumlular özür dilesin çabuk.”
Geçenlerde
İkram Bey benim için nalları dikti yatıyor demişti. Dün
ayakkabı almam lazım
diyorum, Myna:
“Dur”
diyor “bakayım en yakın nalbant nerde?”
Yeşil bir
polar pijamam var evde giydiğim. Myna halasıyla telefonda konuşurken halası
beni sormuş olmalı ki Örümcek adam filmindeki yeşil cine atıf yaparak:
“Yeşil
cin gibi dolanıp duruyor işte!” yalnız bu sözlere Ejderhanın
tepkisi ilginç:
“Allahuekber!”
İkram Bey’in
akrabası bir yakınımız eşiyle birlikte oturmaya geldi. Benim de ilaç saatim
olduğu için ilacımı içince nedir ne değildir sorduktan sonra gayet ciddi akıl
veriyor:
“Yenge
çantandan, cebinden şekeri eksik etme. Bir de şeker hastaları az yiyip çok
yiyecek. Yani çok yiyip az yiyecek.”
“Yani sık
sık yiyip az az mı yiyecek?”
“Evet
evet, aynen öyle.”
“Tamam da
şeker ne alâkâ? Ben şeker hastası değilim ki, tansiyon hastasıyım. Benim derdim
tuzla tuz!” dedikten sonra çayları tazelemek için mutfağa gidiyorum. Ejderha
peşimden ağzı kulaklarında geliyor:
“Anne,
adam “yengeyi kızdırdık galiba, hastasın işte, bir şey biliyoruz da söylüyoruz
yani.” Dedi.” diye yumurtlayınca gülsem mi, ağlasam mı diye düşünüyorum.