Bir süre önce avm.de kitap
reyonlarına bakarken İsrailli yazar Eli Amir’in kitabı çarptı gözüme. Sonra da
bir flaş çaktı…
Lennn… Okuyoruz diye bol keseden
sallıyoruz ama, ne okuyoruz, birkaç yerli yazar, rus ve Avrupa klasikleri, Amerikan
popüler kültür, arada bir de kuzeyli yazarlar.
Eee! Hani Ortadoğu,
hani hint, Japon, ve daha diğerleri? Olmaaazzz. Olamaz efendim. Hemen bir
araştırma haleti ruhiyesine daldım, daha doğrusu dalmaya çalıştım. Ooooo! Kimler
yok ki? Haruki Murakami mi dersin, Yukio Mişima mı dersin, Osami Dazai mi, Ryunosuke
Akutagava (ki adına ödül bile veriliyor)mı ararsın.
Daha başka
coğrafyalara da girdim çıktım ama onlar başka bir posta inşallah. Bu Japon
yazarlardan en çok ilgimi çeken Yukio Mişima oldu.
Japon
geleneğinde ölüm gayet normal karşılanıyor. Soylular gerektiğinde seppuku
yaparken, halktan kişiler hara kiri yapıyor. Temelde ikisi de aynı şey ama,
seppuku karnı yarmak, hara kiri ise deşmek anlamında. İlla ki bir kast farkı
olacak yani.
İşte bu
Mişima da Samurai aileden geliyor ve samırai kültürüyle fazla haşır neşir
büyüyor.
Herifçioğlu
yazmış da yazmış. Ben Bereket Denizi serisini oluşturan dört kitabı okudum,
anam yok böyle bir şey. Zaten adam bereket denizi serisini bitirdikten sonra seppuku
adı altında kendini suşi gibi doğrayıvermiş.
Bereket
Denizi serisini oluşturan Bahar Karları, Kaçak Atlar, Şafak Tapınağı ve Meleğin
Çürüyüşü karamsar, vurucu anlatımıyla ürkmüş bir kedi gibi sinip kalmanıza
yetiyor.
“Okumak yüreğin besinidir.”
“Kâr, zamanın engin ovasında
yosun gibi çoğalır. Onu sonsuza kadar kovalayamayız. Çünkü zaman bizi
durmaksızın yokuş aşağıya, bir uçuruma doğru yönlendirmektedir.”
“İnanılmayacak kadar sıradan bir
genç kızla bir düşünür aynıdır; her ikisi için de en küçük, en önemsiz şey
dünyayı silip süpüren bir kuruntuya dönüşebilir.”
“Bellek, düşsel bir ayna gibidir.
Bazen şeyleri görülemeyecek kadar uzakta, bazen de yanı başımızdaymış gibi
gösterir.”
“Tarih gerçeği biliyordu. Tarih,
insanoğlunun ürettiği en insanlık dışı üründü.” Dörtlüden en beğendiğim cümlelerden
bazıları. Okumak ya da okumamak size kalmış. Hadi bana hoşça kal…
Kitapların okunmasının aza inmesinde ilk nedenim sanırım blog! :)
YanıtlaSilHmmm; sonuçlarını gördükten sonra bence geçerli bir gerekçe:)))
SilGüzel kitaplarla tanışmış-tanıtmışsın emeğine sağlık.
YanıtlaSilKuzu öptüm seni.
Uzakdoğu edebiyatı da okudukça okutuyor, çektikçe çekiyor:)))
Silmişima iyi ivit okudum ondan bişi ama unuttum. ama uzakdoğulu yazarlar iyi evet tabikideee :)
YanıtlaSilDosto gibi Mişima da tasvir ve portreleri uzuuun uzun, en ince detaylarına kadar yapıyor. Şimdi sırada Akutagava var.
SilÇok uzağım ama yakınlaşma vakti gelmiş demek ki ;)
YanıtlaSilOkuma zevkini tatmin eder mi bilmem ama arada değişiklik yapmak iyi oluyor:)))
Silkütahya
YanıtlaSiltunceli
ardahan
düzce
siirt
HCİKCD