Dün Ejderhayı diş hastanesine götürdüm;
olanlar anlatılmaz, kaçılır! Hastaneye gittik, çene cerrahisi için sıra almamız
lâzım, kontenjan dolmuş ama doktorla konuşun kabul ederse birkaç kişiye daha
sıra verebiliriz. Doktorla konuşuyorlar, öğrenci var mı içinizde sorusuna
Ejderha ile bir üniversite öğrencisi ben diye cevap veriyorlar. Tamam diyor
doktor, siz ikiniz gelin. Barkod alıp sıranın gelmesini beklerken klasik
hastane bekleme muhabbetleri dönüyor.
Sağ tarafıma iki yaşlı bayan oturuyor, benim
yanımdaki hemen lafa girmek hevesinde ama ben elimdeki kitaba gömülmüşüm. Kendi
aralarında öyle bir iştahla ortak bir tanıdıklarını çekiştiriyorlar ki amanın
yani. Aralarında gıybet ederlerken bir tanesi bir yandan da beni taciz ediyor.
muhatap olmadan kendimi onlardan izole etmeye çalışıyorum. Kadın kararlılıkla
beni de gıybetlerine dâhil etme çabasında. Üçer beşer dakika aralarla art arda
ataklar geliştiriyor ve her defasında sessizlikle karşılanıyor.
Atak 1:
“Ay saat kaç acaba, saati soracak kimse
de yok…” Bizden başka belki seksen kişi var o koridorda hâlbuki. Kafamı
kaldırmadan kol saatime bakıp saati söylüyorum.
Atak 2:
“Okuyo musun?” Yine kafamı kaldırmadan:
“Hı hı…”
Atak 3:
“Ne okuyosun?” Gözlerimi kitaptan
ayırmadan:
“Kitap…”
Atak 4:
“O incecik yazıları okumaya üşenmiyo
musun?”
“Yooo!”
Atak 5:
“Gözlerin yorulmadı mı? Beş dakika ara
versene…”
“……”
Atak 6:
“Tuvalet nerde, biliyo musun?”
Benden önce atlayan üç beş sazan tuvaletin
yerini gösterip kadının atağını boşa çıkartıyorlar.
Atak 7:
Fakir ambarı görünüşlü bir çantadan ordu
doyuran boy nane şekeri çıkartıp kitabın üstünden burnuma dayıyor:
“Alsana!”
“Teşekkür ederim, almayayım ben.”
“Ay al al, bişey olmaz. Doktora da
nefesin tertemiz kokar.”
“Astımım var, nane şekeri atak
başlatıyor, almayayayım.”
“Kız bi taneden bişey olmaz, bak taze
taze.”
Tam o sırada karşıda bir yer boşalıyor ve
ben kalkıp oraya geçiyorum. Kuyruk misali kadın da gelip yanımdakini kaldırıyor
ve kendisi oturuyor. Anlaşılıyor ki iş inada binmiş. Son bir hamle daha
yapıyor:
Ben okurken kadın bir anda neredeyse yere
kadar eğilip elimdeki kitabın kapağına bakmaya çalışıyor, sonunda kadına bakıp:
“Teyze izin verir misin? Siz gıybetin
dibine vurun durun, bana müsaade.”
“Ay terbiyesize bak, gıybet etmek kim biz
kim?” Kadın birden şaşırıyor, çantasından yakın gözlüğünü çıkartıp bana bir de gözlükle bakıyor ve flaş açıklama geliyor:
"Aaaa, sen Fikriye değilsiiiin. Ben de bu savruk Fikriye yeni ceket mi, almış diyorum. E kızım baştan beri beni ne uğraştırıyon, Fikriye olmadığını söyleseydin ya!" dediğinde etrafımızdakiler yarılıyor gülmekten.
Bu arada Ejderha psikopatlığın el
kitabını yazıyor. Karşımızda bir kızcağız oturuyor, on sekiz- yirmi yaşlarında.
Ama nasıl korkuyor, tir tir titriyor. Ejderha iki de bir ne kadar korktuğunu,
içeri gireceği zaman kelime-i şehadet getireceğini, dua ettiğini filan söylüyor.
Otuzlu yaşlarda bir hanım da:
“Aman ne var canım, küçücük iğne, senden
büyük değil ya, ne korkuyorsun?” diyor iki de bir, sırası gelip de içeri
girdikten birkaç dakika sonra çıkıyor ve:
“Ay Allah kahretsin bunları, sanki bahçe
kazığı kakıyor, ne çok acıttı beee!” diyor titreyen kızı unutarak. Kızı
çağırıyorlar, on dakika sonra ambulans gelip kızı alıp götürüyor. Kızcağız
korkudan bayılmış.
Karşımıza bir hanım gelip oturuyor,
kucağında dokuz on aylık bir bebekle. Bebek bir huysuz, kim laf atsa sevmek
için, ciyaklıyor, solucan gibi kıvranıyor, kendisini geriye atıyor… Annesi
sonunda çocuğun kafasına küçük bir şaplak atıyor ve çocuk kapatma düğmesine
basılmış gibi susuveriyor.
Buralar değişmiş. Narlı diş görseli pek güldürdü :)
YanıtlaSilçok sevimliler ama:D yaşanan tecrübeler değiştiriyor işte. gerçi bizi ne yönde değiştirdiği tartışılır :DDD
SilHarikasın yine,özlemişim yazılarını.
YanıtlaSil<Emeğine sağlık.
Ah o teyzelerden her yerde çok var.
Bir şey değil Fikriye diye bir tanıdık bildik de yok aslında.
Silya kız bayıldı ha bebek de ilginç de o ilk olay valla efsane. güldür güldür şov gibiii :)
YanıtlaSilKorkudan bayılmış zavallı, ama benim Ejderha'nın payı da yok değil hani... Kızcağızı gerim gerim gerdi. Bebek desen aklıma geldikçe gülüyorum. Kafaya bir şaplak ve mum gibi uysal... Bizim işimiz bitip de çıkarken o teyze hal söyleniyordu niye Fikriye değilim demedim diye:DDD
SilFotoğraftan kaçılır gerçekten, büyük güldüm :))) Bazen insanın sabrını çok deniyorlar keşke herkes yerini bilse... :) Sevgiler :)
YanıtlaSilKişi kendini bilse dünyada dert tasa kalmazdı. Gerçi bu tipler de bizden uzak olması kaydıyla hayatın tadı tuzu.
Silhahahha diş hastanesinde mi geldi bunlar başınıza :) yaa inanmıyorum. dişçiden öyle korkutuluyoruz ki, kızcağız bayılmış bile :) çok geçmişler olsun. teyze ile muhabbet on numaraymış yalnız :D tyzeyi çok merak ettim asdjads
YanıtlaSilYaklaşık kırk beş dakikada yaşandı bunca şey... Aman aman teyzeyi yolda görsem yolunmu değiştiririm, bakarsın yine Fikriye diye yakama yapışır falan:DDD
SilDeeptone tanıtmış sizi. Ben de bir tanışayım dedim ki bir maceranın ortasında buldum kendimi.Ah şu teyze keşke şu gözlüğü daha erken taksaymış.Kısa zamana ne çok şey sığmış.
YanıtlaSilUmarım maceradan zevk almışsındır. O gözlüğü gözü yerine çantasında taşıyan teyzeye alkış iatiyorum:DDD
Silheey bak ama son yazımdasın bana neee :)
YanıtlaSilBakıyorum hemen Deep. Teşekkür ederim:DDD
SilYine gülerek okudum :D teyze de ilginçmiş ya :D
YanıtlaSilbenimle uğraştığı süre boyunca yanındakiyle kesintisiz konuşmaya devam etti :D
Sil