Acı acı çalan kapı ziliyle
zıpladıktan sonra açtığımız kapıda karşımızda elinde telefonuyla yeni güvenlik
görevlimizi buluyoruz. Adam vadzaptan kızına bir foto yollayacak ama teknoloji
özürlü olduğu için beceremiyor. Yeni olduğu için de bir İkram beyi tanıyor
henüz, bir umut bizim zile çöküyor bu yüzden. Myna telefonu alıp adamın
istediği işlemi yapmaya çalışırken adam da bir yandan direktif veriyor:
“Oraya çökecen, yok buna çökecen.
Bi de o yandaki yere çökecen.” Adam tuşa basacan demek yerine çökecen diyor,
Myna gülmemek için kendini zor tutuyor.
Yine aynı güvenlikçi site
girişine taktırılan inip kalkan bar için:
“Abey yav, bu oynak gapıyı nerden
buldunuz? Düümesine çöküyom çöküyom beni diynemiyo!” Barın kumandasının pilleri
zayıflamış, algılamıyor, bu da diynemiyor diye dert yanıyor.
İkram beyle bahçedeyiz. Genç fidanların
diplerini çapalayıp temizliyoruz. Cengiz Topel hava alanı çok yakınımızda,
eğitim uçakları tepemizde alçaktan daireler çizip duruyor. İkram bey bir ara
yerdeki taşları alıp tam bahçenin dışına atacak, panikle:
“Dur dur atma!” diye bağırıyorum.
Bağırmamla ürken adam elimdeki taşları yine bahçeye düşürüyor ve soruyor:
“N’oldu hatun?” İkram beyin
arkasından üzerimizden geçmek üzere gelen uçağı işaret ederek:
“Uçağı düşüreceksin!” diye
sırıtınca koca bir toprak topağını bana doğru savuruyor.
Okulda kermeste aile birliği üyeleri
olarak görev yapıp kermesi başarıyla bitirmişiz. İki oğlan sıraların üzerine
bile akmış yağların içinde yüzen mangallardan birini araba bagajına koyabilmek
için okul formalarını batırmadan büyük çöp torbasına koymaya uğraşıyorlar. Uzun
uğraşlar sonunda mangalı tam torbaya koyuyorlar, oğlanlardan biri torbayı yine
yağlı sıranın üzerine bırakıyor. Diğer oğlan hayal kırıklığıyla karışık
öfkesiyle ergenlik çatlağı sesiyle bağırıyor:
“Oolum nabıyon ya? Beynin nereye
firar ettiyse bul da gel! Diğer oğlan arkadaşının neden bu kadar kızdığını
çözememiş gibi bakınca:
“O koca kafada hiç mi beyin yok? Düşürdün
mü, çaldırdın mı n’aptın? Git müdüre sor bakalım beyin bulan var mı?”
Okulda iki Süleyman hoca var,
biri müdür; yardımcı müdürümüzün adı ise
Rüstem. Aile birliği toplantısı için okula gidiyorum, kapıda nöbetçi öğrenci deftere
yazıp imza almak için soruyor:
“Kimi görmeye geldiniz?
“Süleyman beyi göreceğim.”
“Hangi Süleyman’ı?”
“Kanuni Süleyman’ı, sonra da Zal
oğlu Rüstemle görüşeceğim.”
“……?”
Bak yine ne çok güldüm,gülmekten elimde ki köftelerden fırlatasım geldi bloğuna,
YanıtlaSilNe o öyle eniştemle dalganı geçiyon kız.
O güvenlikçiden daha çok konu çıkar sana söylemedi deme.
Okul-aile ilişkilerini sevdin sen,helal valla ben bu kadar uzun dayanacağını beklemiyordum ha...
Tebrik ediyor.Yeni etkinliklere de sabırlar diliyorum.
Kuzu...
Kanuni Süleyman ve Zal oğlu Rüstem... en çok güldüğüm olaydı :DDD
SilHahaha baştan sona komedi :)
YanıtlaSilEvet, biraz komik yazdığımı söylüyorlar :DDD
SilKanuni Süleyman'a koptum , hahahahaha :D
YanıtlaSilEhihi hi! Bir de bu olayın hemen ardından Süleyman hocayla nasıl gülmeden konuşmaya çalıştığımı görseydin keşke:)))
SilTopkapı Sarayı gibi bir okul :D Güvenlik görevlisi de çok komikti :D
YanıtlaSilŞimdilik Kanuni ve Zaloğlu ile yetiniyoruz biz :DDD
Silheepsiiiii süperdiiiii :)
YanıtlaSilUçak düşürme ve Zaloğlu Rüstem'i nerde anlatsam olay oluyor:)))
YanıtlaSil