28 Ocak 2018 Pazar

KUMPASSS!!!

Yarıyıl tatili için Adana’dan gelen 427 ayağını çok sürtmüş anlaşılan, gelenin gidenin sınırı yok; fırsat bulup da buralara gelemedim. Kızı sabahın ilk saatlerinde gönderdim, içim yanarak, burnumun direği sızlayarak. Ama kendisi mutlu olduğu sürece katlanmaktan başka bir seçenek yok.
Kardeşim Şöfer bir kaç kere geleceğim deyip her seferinde bir sebepten dolayı gidişimi ertelediğim için zaten bana kızgın. 427’nin geldiğini duyunca telefonda benimle kavga ediyor:
“Abla ne zaman geliyorsun?”
“Haftaya geliyorum canım yaaa!”
“Yalan!!!”
“Sonra yalanırım, şimdi konuşuyoruz…”
“………”
“Şöfer?”
“Sonra görüşelim abla…”   

Aynı kavgayı diğer kardeşim Tenbelağa ile de yapıyoruz. O da kızgın bir sesle ne zaman geleceğimi soruyor. Cevabımı alınca da:
“Yalan!”
“Senin de ağzın burnun var, sen yalan!”
“Hı?”

    Kuzenimle telefonda konuşuyoruz. Benim eski fotoğraflarımı görmüş, diyor ki:
“Abla ne güzelmişsin kız! Aslında biraz daha kilo versen yine fıstık gibi olursun valla!”
“Hı hı, fıstık gibi kısacık ve tombalak.”

“……”
“Neşe?”
“Kapat abla kapat! Kelimelerin bittiği yerdeyim.”

Benim kültür avcısı Kızçe, Bülbülü Öldürmek’i mahvettikten sonra Beyaz Zambaklar Ülkesinde’yi alıp gitmişti. Dün dahili telefon dururken pencereden anıra anıra beni çağırınca ben dahiliden arayıp ne istediğini soruyorum. Müsaitsem bana çaya geleceğini, kitabı getirip beğenirse yenisini alacağını söylüyor. Tamam diyorum ama, Bülbülü Öldürmek’in akıbetini gördükten sonra kafamda planımı yapmışım. (hahaha!)
Hemen Balkız’ın kapısına dayanıyorum. Balkız evde yok ama zaten benim de ihtiyacım olan Kezo ve onu da ite çeke benim eve getiriyorum. Kızçe geleceğini söylediğinde Kezo’nun zaten bende olduğunu düşünmesi gerek ki kurduğum kumpas elimde patlamasın.
Kızçe salına salına geliyor, elinde zavallı Beyaz Zambaklar Ülkesi… Kitap, basıldığı güne lanet okuyor olmalı, üzerine su dökülmüş, kitap şişmiş, bir de doğru dürüst kurutulmamış, bazı yerleri küflenmeye dönmüş. Cildi bozulduğu için de sayfaları kendilerini kitaptan dışarı fırlatıyorlar.
Kitabın halini gören Ejderha (ilk defa carlamasından memnunum)
açıyor bayramlık ağzını, benim sözde tüm çabalarıma rağmen de susmuyor. Kızçe renkten renge giriyor, Kezo oturduğu yerde fokurduyor, ben içimden kahkahalar atıyorum. Mutfağa kaçıyorum çay servisi hazırlama bahanesiyle. Kezo alıp alıp veriştiriyor Kızçe’ye. Bülbülü Öldürmek de garip bir şekilde çıkmış ortaya, Kızçe çay bile içmeden kitapları alıp gidiyor. İki gün sonra iki kitap da yepyeni halleriyle kitaplığımda yerlerini alıyorlar.
Eğer Kızçe’ye ben tepki gösterseydim, mali durumun iyi, iki kitabı mı kıyamadın diye yedi mahalleye lafımı ederdi, sonra uğraş millete laf anlatmaya. Benim yerime Kezo halletti bu sıkıntıyı.
Kezo evine giderken telefon Yamsin’in aramasıyla feryat figan bağırıyor. Yamsin yalvarıyor, ne olur köye gelin de gelirken de bizi alın, babam çok sıkıldı evde, oksijen makinesi olduğu için otobüsle yolculuk yapamıyoruz diye. Benim işim var diye gitmiyorum, Myna ve İkram Bey gidiyorlar. Akşam geldiklerinde İkram Bey başının yan tarafının şiştiğini söyleyince ne olduğunu sorma gafletine düşmüşüm:

İkram Bey’in ağabeyi Ahkâm Bey, araba kullanmayı pek sever ama arabasını satalı çok olmuş. Myna da iyi niyetinin yol açacağı sarsıntıdan habersiz arabanın anahtarını Ahkâm Bey’ verme hatasını yapıyor. Adamın yaşı ve hastalığı gereği refleksleri oldukça zayıflamış, gözler de pek iyi görmüyor; defalarca kaza atlatıyorlar, bir ara kasisten geçerken tam kasisin dibinde frene basıp bir de direksiyonu sağa sola sallayınca arabada bulunanlar ping pong topu gibi sekmişler arabanın iç duvarlarında. İşte bu arada da İkram Bey sol kulağının üstünü nereye çarptıysa şişmiş.




Yaşadığım deneyimlerden sonra hayatı ti’ye almayı alışkanlık haline getiren, öğrendiğimden beri okumayı, lisedeki edebiyat öğretmenimin telkinlerinden sonra yazmayı hayatımın bir parçası yapmayı görev edinmiş bir faniyim.
BENZER YAYINLAR

8 yorum:

  1. Haahahah yaşasın Kezban Teyze !! Kocaman kucakladım :)

    YanıtlaSil
  2. Kendisini kullandığımı bilse paralar beni :DDD

    YanıtlaSil
  3. anaaa neler de olmuuş yaa aman aman yolculukta iyi ki pek sorun olmamış vallahi :) beyaz zambaklar ne çözüm yaa, belki bir daha kitap istemez yaaa, gurur yapmıştır :) amaaaa senin yalan :) lar yine efsaneeee :) şeyde vardı yaaa, tolga çevik, kaça gidiyorsun :) (okul yani) cevap da, bugünlerde piyasam düşük çok ucuza gidiyoruuum :)

    YanıtlaSil
  4. Hehehe! İkram beyin şişen kafası dışında bir zayiat yok yolculukta şükür:))) Güzel Türkçe'miz esnek bir dil, istediğin yere çek götür :DDD

    YanıtlaSil
  5. Ne çektin sen be ya ikram bey bu kızçelerden.
    Güzel hatundan.
    Helal olsun kitap kıymet bilmezlere karşı yapılan kumpasss...
    En sevimli ejderha...☺☺☺

    YanıtlaSil
  6. İkram bey de az değil ama:))) Ejderha da olsa evlat işte n'apıcan, atılmıyor satılmıyor:DDD

    YanıtlaSil
  7. Calimerooo, tavşanını çaldım. ;) Çok şekerdi, dayanamadım. Sevgiler. :*
    (Çok alakasız yorum oldu, özür dilerim. Ama tavşan rol çalıyo, benden demesi... ;))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana feda olsun tavşanım bebeğim. Hayatımsan çalan çıepan en sevimli şey o zaten:)))

      Sil